Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çok sevilen Melekler ve Şeytanlar, Da Vinci’nin Şifresi, Cehennem, İhanet Noktası, Dijital Kale, Başlangıç gibi romanların yazarı Dan Brown, roman yazmak isteyenlere tavsiyeler veriyor. Online eğitim platformu Masterclass’ta “Dan Brown Gerilim Yazmayı Öğretiyor” başlıklı dersini sizler için edindik, izledik ve çok küçük bir bölümünü içeren bu özeti kaleme aldık.
Bu yazının yanı sıra Youtube kanalımız için yine Dan Brown’ın Masterclass dersi üzerine hazırladığım detaylı incelemeyi ve kendi yorumlarımı da içeren videoyu Youtube’da izleyebilirsiniz. Abone olmayı, yorumlamayı ve beğenirseniz paylaşmayı unutmayın.
Bu yazıda, söz konusu videoda lafı daha fazla uzatmamak için kullanmadığım ayrı bir bölümden faydalandım. Size de faydası olması dileğiyle.
Yazmaya devam!
Dan Brown’ın Yazarlık Dersinden Merak, Gerilim ve Çatışma Yaratma İpuçları
İngilizcede thriller olarak anılan, bizde çoğunlukla gerilim olarak karşılığını bulsa da merak ve heyecan yaratan eser anlamındaki türde kalem oynatmak, aslında her kurgu eserin ihtiyaç duyduğu bazı unsurları daha da vazgeçilmez kılıyor: Merak, gerilim ve çatışma.
İşte çağdaş dünya edebiyatında bu türde kalem oynatan ve milyonlarca okura ulaşan Dan Brown da bu unsurlara dair tüyolarını şöyle paylaşıyor:
“Paralel hikâye çizgileri yazın.”
Eserin ana hikâyesi zaten cepte ama bunu desteklemek, güçlendirmek ve kurguyu daha lezzetli kılmak için Dan Brown kötü karakterler ve yan karakterler için ikincil hikâyelerin önemine dikkat çekiyor. Bu sayede tüm bunların nasıl bir araya geleceğini düşünmenin de okuru sürükleyeceğini söylüyor: “Karakterlere karmaşık geçmişler verin ve okuyucunun geçmişindeki karanlık sırları (ve bu karakterin bugünkü davranışını nasıl etkileyebileceğini) tahmin etmesini sağlamak için bazı bilgileri saklayın.”
“Gerilimi arttırmak için iç monolog kullanın.
Dan Brown, anlatıcı olarak üçüncü tekil şahsı kullanıyor ve her bölümde, o bölüme hizmet edeceği karakterin bakış açısından yazıyor. Bunu, okuru içine çekecek yegâne seçenek olarak görüyor ve okuru, kahramanla özdeşleştirmenin en önemli yollarından biri olarak “iç monolog”u, yani iç sesiyle konuşmalarını öne çıkarıyor. “Kahramanınızın endişe ettiği her şey okuyucuyu endişelendirir,” diyor ve ekliyor: “Düşünceleri ve hisleri endişe yaratabilir ve bir beklenti havası oluşturabilir.”
“Her bölümde bir vaat yaratın.
Romanın ana sorusu ve hikâyesinin haricinde, bu bütünü oluşturan parçaların da birbirlerine zincirlenen, birinin sonuçlandığı yerde yeni birinin ortaya çıktığı düğümlerden oluştuğunu söylüyor Dan Brown. “Neredeyse her şey okuyucu için bir soru olabilir: Kutunun içinde ne var? Bu karakter patlayan uçaktan nasıl çıkacak? Otobüsün altına bombayı kim koydu? Ortaya koyduğunuz herhangi bir soru, ona cevap vereceğinize dair bir söz de içerir.”
“Bir bulmaca oluşturun.”
Dan Brown’un alametifarikalarından biri de oluşturduğu bulmacalar, şifreler, kripteksler. Peki bu tavsiye zaten basit bir tavsiye değil mi? Belki öyle ama başka eserlerle kıyaslandığında, merak ve heyecan yaratmak için daha çok fiziksel aksiyonlara odaklanan örneklerden sıyrılmaya, koşup kaçmaya, kovalayıp yakalamaya ayrılan emeğin bir kısmının da zekâ ürünü bir bilmece ve ipucu kovalamaya ayırmanın önemine dikkat çekiyor: “Bazen bir arayış, bir bilmeceyi çözme ve bir dizi ipucunu izlemenin etrafında döner. Bu sembolik bir bilginin izi ya da bir cinayet gizeminin basit bir çözümü olabilir.”
“Fiziksel tehlikeyi artırın.”
Aslında çok basit bir tavsiye gibi görünse de bazen yazarken ister istemez kolaya kaçarak olayları daha az alengirli ve aksiyonlu yapma eğilimleri oluşabiliyor. Dan Brown bundan kaçınmak için bütün arayışların, ipucu çözümlerin yanına fiziksel tehlikeyi de koyuyor. “Karakterlerinizi tehlikeli yerlere yerleştirin. Bazen dik, dar bir merdivene bakarsınız ve orada birinin ölebileceğini bilirsiniz.”
“Kahramanının görece küçük hedeflerine ulaşmasını geciktir.”
Özellikle sinemada yapılan bu küçük numaraları Dan Brown da öneriyor. “Sürpriz bir telefon görüşmesinin, kahramanınızın yapması gereken önemli bir sunumdan hemen önce gelmesine izin verin.” Yalnız, dikkat: Bunu yaparken, o gecikmeye neden olan unsurun, yani bu örnekteki telefonun boş bir telefon olmaması da önemli. Her şey bir işleve sahip olmalı ve bu işlev, kurguya hizmet etmeli.
“Dramatik ironi kullanın.”
Brown’ın burada bahsettiği şey, zıtlıkların bir arada kullanımı. Hani bazı filmlerde birbirini arayan iki karakterin aynı mekânda olduğunu ve birbirlerini kılpayı kaçırdıklarını görürüz. Veya henüz iki tarafın birbirini tanımadığı ya da birinin diğerini tanıdığı durumlarda bir yerlerde denk geldiği sahneler vardır. Dramatik ironi bu tür sahnelerde karşımıza çıkar. Bu tür karşılaşmalar veya gerilimler, bize karakterlerin tavırları, planları, zekâları ile ilgili fikir de vererek işlev yüklenirler.
“Sahneleri aciliyet duygusuyla açın.”
Kimi yazarlar bölümleri daha sakin, sözgelimi bir sabah sahnesiyle veya bir mekânı ve içindeki karakteri tasvir etmekle açar. Bu da bir tercihtir. Ama Dan Brown dünyasında sahneleri bir telaş, panik, kaygı, aksiyonla, yani aciliyet duygusu yaratarak açmak, okurda merak uyandırmak ve onun sayfayı çevirmesini sağlamak için önemli.
“Farklı arkası yarın biçimleri deneyimleyin.”
Dan Brown burada, radyodaki veya TV’deki “arkası yarın”ları örnek veriyor. Daha özet bir tabirle “bölümleri bölüm sonunda temelli kapatmayın,” diyor. Yani o bölümün konusu, aksiyonu, düğümü tamamlanmış olabilir ama okura sonraki bölüme dair bir merak dürtüsü vermek için o bölümün sonuna bir tohum bırakmanın güzel olacağını söylüyor. “Bazen bir aksiyonla, bazen bir karakterin ilk kez ortaya çıkışıyla yapılabilir.”
[…] videoyu BURADA izleyebilir, Dan Brown yaratıcı yazarlık dersinin yazılı incelemesini ise BURADAN […]
[…] Brown da 3C kuralıyla vermişti. Dan Brown’ın Masterclass dersinden notları okumak için BURAYA ve izlemek için BURAYA […]
[…] Okuyucuları ilk birkaç cümleden sonra okumaya devam ettirmenin daha fazla yolunu gözden geçirirken, bu farklı yaklaşımların bir arada kullanılması gerektiğini unutmayın. Genel olarak, her strateji ideal olarak okuyucuyu sorular sormaya yönlendirecek, merakını uyandıracak ve okumaya devam etmesini sağlayacaktır. Ancak bu sorularla birlikte başka unsurlar da söz konusudur ve bunlardan birisi de gerilim yaratmaktır. […]