Fahrenheit451 başta olmak üzere modern bilimkurgunun temel taşları haline gelen birçok esere imza atan yazar Ray Bradbury yazmak ve yazarlık üzerine tavsiyeler veriyor.
1990’da yayımlanan “Yazma Sanatında Zen: Yaratıcılık Üzerine Denemeler” kitabı ancak 2015’te Türkçeye kazandırıldı. Altıkırkbeş Yayıncılık’ın “Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık” adıyla çevirdiği kitap, alanının en verimli ve en renkli örneklerinden biri.
2012’de hayatını kaybeden ve yazmayı hiç bırakmayan yazarın ufuk açan tavsiyelerinden birkaçı şöyle:
“Yalnızca yazmayı bırakırsan başarısızlığa uğrarsın.”
“Hayatının her günü yaz. Yoğun biçimde oku. Sonra neler olacağını gör. İyi bir kariyeri olan arkadaşlarımın çoğu bu diyeti uygulamıştır.”
“Her hafta bir kısa öykü yazın. Bir yılda 52 kötü kısa öykü yazmak imkansız.”
“Aklına gelen eski şeyleri yaz gitsin.”
“Aşk… Aşık ol ve aşık kal. Aşık olduğun şeyi yaz ve yazdığın şeye aşık ol. Anahtar kelime aşk. Sabah kalkman ve aşık olduğun, uğruna yaşadığın bir şeyi yazman gerek.”
“20’li yaşlarımın başında, her sabah uyanıp masama geçtiğim ve kafamdaki kelimeler dizisinden bir tanesini seçerek çalıştığım bir sözcük-birleştirme sürecim vardı. Daha sonra bu kelimeye karşı harekete geçerdim; kelimeyi tartmak ve kendi hayatımdaki anlamını göstermesi için çeşitli karakterler çıkarmaya çalışırdım. Bir veya iki saat sonra hayretler içinde kalırdım, yeni bir hikâye biter ve tamamlanırdı. Bir süre sonra hayatımın kalanında nasıl çalışacağım bulunmuştu.
“Bir yazarın geçmişi sahip olduğu en önemli şeydir. Bazen bir obje, bir maske, bir bilet koçanı, yani ne olursa, bütün bir deneyimi hatırlamamda ve yeni bir öykü fikri bulmamda bana yardımcı olur.”
“10 yıl boyunca haftada 3 gün halk kütüphanesinde çalışarak kendimi eğittim ve bir üniversiteden daha iyiydi. İnsanlar kendilerini eğitmeli -paran olmadığı için düzgün bir eğitim alamayabilirsin. 10 yılın sonunda kütüphanedeki tüm kitapları okumuş ve bin kadar öykü yazmıştım.”
“Düşünme. Düşünmek yaratıcılığın düşmanıdır. Bu bilinçlilik ve kendinden eminlik berbattır. Bir şeyler yapmayı denemelisin. Kısaca, bir şeyler yapmalısın.”
“Yazmakla ilgili konuşma, yaz.”
“Bize deneyim kazandıran çalışma, yeni bir güven ve rahatlamayla sonuçlanır. Dinamik rahatlama, heykeltraşın, parmaklarına neler yapması gerektiğini söylememesi gibidir. Cerrah, neşterine ne yapması gerektiğini söylemez. Bir atlet de vücuduna… Aniden, doğal bir ritim kazanır. Vücut bunu kendisi için düşünür.”
“Bir öykü, akan ve asla durmayan bir nehir gibi olmalı; okurlarınız bir teknede sürekli yenilenen ve değişen manzara eşliğindeki yolculardır.”
“Daha önce binlerce kez duyduğunu biliyorum. Ama bu doğru: Çalışınca olur. İyi olmak istiyorsan çalışmak, çalışmak, çalışmak zorundasın. Bir şeyi sevmezsen, yapamazsın.”
“Öğrencilerime daima, bana günde dört sayfa vermelerini söylerim; her gün… Bu yılda üç veya dört yüz bin kelime eder. Bunun çoğu saçmalık olacak, ama kalanı? Kalanı hayatınızı kurtaracak.”
“Büyük hakikate dokunmak isteyen yazar, edebi incelemelerde anlatıldığı şekliyle Joyce’un, Camus’nün veya Tennessee Williams’ın çekiciliğini reddetmelidir. Eseri kitlesel dolaşıma girdiğinde sahip olacağı parayı da unutmalıdır. Kendisine sormalıdır: “Ben dünya hakkında gerçekten ne düşünüyorum, sevdiğim ne, korktuğum, mefret ettiğim ne?” ve bunu kağıda dökmeye başlamalı. Sonra, duygularla birlikte, uzun zamanlar boyunca sürekli çalışacak, yazımı (tarzı) açığa çıkacaktır.
“Her gün yazarım. Her sabah ne yapacağımı bilerek kalkarım. Kalktığımda genellikle bir şafak manzaram vardır. Bu sabah sahnesini kafamın içine çağırırım, tüm bu sesler benimle konuşur. Ne zaman iyi bir metafor bulursam o zaman yatağın dışına zıplar ve onların gitmesini engellemek için tuzak kurarım. Tüm sır bu: Sizi heyecanlandıran şeyi yapmak.”
[su_divider top=”no” style=”double”]