Yeşilin sarıya, kızıla, kahverengiye evrildiği; grinin maviyi gölgelediği; suyun toprağın kokusuna sindiği anlar… Düşlerden uzanan sihirli bir el, gizli mabetlerimize gömülü şair ruhlarımızı uyandırmaya hazır asırlık uykusundan… Rüzgâr, denize sarılmış, bir başka esiyor, hatırları okşuyor… Değişime, dönüşüme, yeniden doğuşa göçü başlıyor delişmen anıların…
Şimdi adeta yaşamımızdaki anları zamana sindirip ömrümüze katmanın, onları anlamlandırmanın ve bazı vakitler ait hissetmediğimiz aylak yaşamımızla yeniden kucaklaşmamızın mevsimi… Doğadaki gibi… Nasıl ki ağaçlar ilkbaharda yenilenmek üzere vadesi dolan yapraklarıyla vedalaşıp sessiz bir matemin ertesinde onları toprağa dönüştürüyorsa… Nasıl ki yer-gök yıkanıp arınıyorsa ve canlılığa, yaşama dair her ne varsa yeniden doğmak üzere harekete geçiyorsa, biz de onlar gibi bu ahenge bırakabiliriz kendimizi, salınabiliriz mutlulukla doğamızın ritmiyle… Bizi üzen, yaşama enerjimizi düşüren her ne varsa arınabiliriz onlardan; sarılabiliriz sımsıkıca içimizi ısıtan huzur veren her ne varsa…
Yazarak iliklerimize değin yaşama hazzı duyacağımız şekilde hayatımızı yeniden düzenleme cesareti ile harekete geçebiliriz… Çünkü yazmak, kendimizle iletişim kurmanın; kendimizi dinlemenin, tanımanın, anlamanın, anlamlandırmanın ve içimizdeki gücü ortaya çıkarmanın etkili bir yolu…
Yazarak anlatırken bilinçli veya bilinçdışı bir yönelimle türlü maskelerimizin esaretinden kurtularak özümüzü fark etmeye başlıyor, bizi asıl mutlu eden ve üzen şeylerin neler olduğunu; güçlü olduğumuz yönlerimizi ve geliştirmemiz, değiştirmemiz gereken özelliklerimizi, alışkanlıklarımızı, yaşama biçimimizi keşfediyoruz… Yazarken bilişsel, duygusal, sezgisel ve davranışsal olarak değişim ve dönüşüm sürecine giriyoruz… Böylelikle belli bir zamandan sonra enerjimizi tüketen prangaları koparıp atabiliyoruz üzerimizden, hüzünlerimizi döküp sıyrılabiliyoruz onlardan ve mutluluk kaynaklarımızı fark edip sevgiyle kucaklayabiliyoruz onları… Belki de en önemlisi, yazarak tüm benliğimizle kendi yaşamımıza yeniden katılmanın, ait olmanın hazzını iliklerimizi değin duyumsayabiliyoruz…
Bu yazımda sizinle kendi kendinize yapabileceğiniz bir Yazıyla Terapi uygulaması paylaşacağım… Bu uygulamanın amaçları kendinizle baş başa kalıp iletişime geçmeniz; çizgisel ve yapay zamandan sıyrılıp anı, sonsuzluğu doğa ile bütünleşerek duyumsamanız, özünüze doğru keşfe çıkmanız, sezgilerinize kulak vermeniz, rahatlamanız, içsel gerginliğinizi gevşetmeniz; yaşamınızda olup bitenleri bilinç düzeyinde algılamanız; sizi olumsuz yönde etkileyen her ne varsa fark etmeniz ve onların üstesinden nasıl gelebileceğinizi belirleyebilmeniz…
YAZIYLA TERAPİ UYGULAMASI: SONSUZ BAHAR
Mekânların ve zamanların içimizle titreştiği anlar var… Öncelikle, size sonbaharı tam anlamıyla hissettiren bir gün ve mekân seçin. Bu mekân, yaşadığınız yere göre değişebilir. Deniz kenarı, yaprakları dökülen ağaçların olduğu, yağmurlu vb. bir yer olabilir… Yanınıza yazarken keyif alacağınız bir kalem ve bir defter alın… Yazmak için ister bir bankı ister kayalıkları ister bir kafeyi seçin… Rahatlıkla yazacağınız bir mekânı seçtikten sonra, sonbahara odaklanın, sonbaharı tüm varlığınızla hissetmeye çalışın. Etrafı seyredin; teninize değen rüzgârı, toprağın kokusunu, doğanın sesini duyumsayın… Bu süreçte sezgisel olarak doğa ile ahenkte olmaya başlayacaksınız… Daha sonra içinize odaklanın… “Yaşamım nasıl geçiyor? Ait olduğum hayatı mı yaşıyorum? Ait olmak istediğim yaşam nasıl? Kendimle ilgili değiştirmek istediğim şeyler neler? Bunları nasıl değiştirebilirim?” sorularını temel alarak kendinizle ilgili olarak düşünmeye ve duygularınızı hissetmeye çalışın… Birkaç dakika düşündükten sonra yazmaya başlayın, kaleminiz susuncaya değin…
Bu uygulamayı, birkaç hafta boyunca bu konuda yazma isteğiniz bitene kadar zaman zaman yapmaya devam edebilirsiniz… Yazdığınız deftere tarih atmayı unutmayın… Yazdıklarınızı okudukça kendi değişiminizi ve dönüşümünüzü değerlendirebilecek, somut olarak gelişiminizi gözlemleme olanağı bulacaksınız…
Not: Bu uygulama; diğer Yazıyla Terapi uygulamalarında olduğu gibi aynı zamanda yazma becerinizi geliştirmeye ve yaratıcılık potansiyelinizi kullanmaya katkı sağlayacak… Belki de bir gün yazı malzemeniz veya esin kaynağınız olacak…
ŞİMDİ OKU · Ezgi Yaz’ın Kaleminden “Yazıyla Terapi” Yazıları
Uzman Klinik Psikolog, Psikolojik Danışman, Türkçe Öğretmeni ve Yazar olan Ezgi Yaz, İstanbul doğumludur.
2012 yılında İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’nden Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı ile Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı Türkçe Öğretmenliği çift anadal mezunu oldu.
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji ve İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Eğitimi ana bilim dallarından yüksek lisans mezunu olan Ezgi Yaz, İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Eğimi Ana Bilim Dalı’nda doktora öğrenimini sürdürüyor.
Farklı mecralarda farklı türlerde yayımlanan çalışmalarının yanı sıra 2017’de Truva Yayınları’ndan çıkan “Yazıyla Terapi” kitabının yazarı.