Büyük Balık David Lynch’in meşhur bir metaforu. “Fikirler balık gibidir. Küçük balık yakalamak istiyorsan sığ sularda kalabilirsin. Ama büyük balık için derinlere inmelisin.”
Encore Yayınları’ndan çıkan aynı adlı kitap alt adıyla bize içeriği hakkında fikir veriyor:…. Ama bunların belli birine odaklanmıyor, yani yalnızca bir yaratıcılık kitabı olmadığı gibi yalnızca bir meditasyon kitabı da değil.
Bu cümlenin birden fazla bağlamı var. Bir yanıyla nöral, psikolojik yani bilimsel bir gerçeği ifade ediyor. Bir yanıyla yaratıcılığın esrarengiz yanına işaret ediyor. Bir yanıyla da David Lynch’in uzun yıllardır içerisinde olduğu Transandantal Meditasyon pratiğinin bir özeti, tanımı gibi. Bu alandaki otuz üç yıllık pratiği için “film ve resim çalışmalarımın; hayatımın her alanının merkezi oldu” diyor Lynch.
Bilmeyenler için kısaca açıklayalım: Maharishi Mahesh Yogi’nin 1950’lerde ortaya çıkardığı bu teknk bugün dünyada 6 milyondan fazla kişice öğrenilmiş -ki Lynch de kitabını ona ithaf etmiş.. Transandantal Meditasyon, belli düşüncelere, imgelere, nefes alış verişe odaklanan meditasyon türlerinden farklı olarak aynı anda hem sessizliği hem de zihnin uyanıklığını amaçlayan bir tür olarak tanımlanıyor. Bu uyanıklık bir bilinçlilik hali değil ama, tamamen sakinleşmeye, durulmaya, düşünme eylemini aşmaya yönelik bir teknik.
Aslında David Lynch’ten beklenmeyecek kadar aydınlık, huzurlu sözler var Büyük Balık kitabında. Bu da Jung’un kişilik haritasına çok uygun. Sanki gölgeler, yaratıda kendini gösteriyor da ego dışarı daha kontrollü çıkıyor.
Büyük Balık Kitabından David Lynch Alıntıları
“Sinemanın kendi dili var. O dille pek çok şey söyleyebilirsin, çünkü zamana ve sekanslara sahipsin. Diyaloglara sahipsin. Müziğin vardır. Ses efektlerin vardır. Birçok araca sahipsin. Başka bir şekilde anlatılamaz bir hissi, bir düşünceyi ifade edebilirsin. Mucizevi bir araç o.” (s.27)
“Bir film kendi başına durmalıdır ayakta. Filmi yapan kişinin filmi sözlerle anlatma gereği duyması anlamsız bir şey.” (s.29)
“Bazen insanlar bir filmi anlamakta zorlandıklarını söylerler ama bence fark ettiklerinden çok daha fazlasını anlarlar. Çünkü hepimiz sezgiyle kutsanmışızdır.” (s.29)
“Fransızları çok seviyorum. Film hastası ve sinemanın dünya çapında koruyucuları onlar. Sinemacıyı kolluyorlar, onların haklarına sahip çıkıyor, üstelik son kurguya inanıyorlar. Bana arka çıkan bazı Fransız şirketleriyle çalıştığım için çok şanslıyım.” (s.69)
“Bazen senaryodaki bir sahneye uyan bir müzik parçası duyarsın. Çekim yaptığımda diyaloğu dinlerken çoğu zaman o parçayı kulaklıktan çalarım. Dinlediğin müzik, işlerin doğru gittiğinin bir sağlamasıdır -örneğin doğru hızın veya doğru ışıklandırmanın…” (s.77)
“Oyuncu seçmelerinde bir aktörün ne kadar mükemmel bir aktör olduğu önemli değil; o bölümü yapabilen kişiyi, yani o bölüm ile bütünleşen kişiyi seçmen gerekir.” (s.79)
“Gizemi, başka bir dünyaya gitmeyi severim. Zamanı gelmeden çok şey öğrenmek istemem. Keşif ruhunu severim. Dizilerdeki en önemli şeylerden biridir bu bence: İçine girebilirsin; daha derine ve derine ve derine gidebilirsin. Gizemi hissedersin, sonra bir sürü şey gelmeye başlar.” (s.89)
“Bir sahnenin oda ve ışığı bir atmosferin göstergesidir. Oda mükemmel olmasa bile üzerinde ışıkla çalışıp doğru, yani orijinal fikirle gelen atmosferi hissettirmesini sağlayabilirsin. Işık bir filmde, hatta bir karakterde bile her şeyi değiştirebilir. İnsanları karanlıktan dışarı çıkarken görmeyi seviyorum.” (s.139)
“Film değişiyor. iPod video ve online videolar her şeyi değiştiriyor. Devasa ekranlar yerine ufacık bir ekran var ve artık insanlar böyle film seyredecek. İyi haber ise en azından herkesin kulaklıkları olacak. Ses bence daha da önemli hale gelecek.” (s.165)
David Lynch ve Büyük Balık Kitabına Dair Daha Fazlası İçin:
Karanlık bir bilinçaltı, sıra dışı ifade biçimleri ve durmaksızın üreten bir zihin! David Lynch yaratıcılık konusunda ufuklar açıyor. Büyük Balık kitabından parçalar eşliğinde meditasyona, psikolojiye, Jung’a uzanan mevzuyu Koray Sarıdoğan anlattı: