theme-sticky-logo-alt
img-alt
img-alt
img-alt
img-alt

Karakterizasyon Nedir? · Güçlü Karakterler Nasıl Yazılır?

357 Okunma

Unutulmaz karakterler nasıl oluşturulur? Karakterizasyon nedir ve bir yazar, sayfadaki bir ismi nasıl bu kadar canlı ve etkileyici birine dönüştürerek onun gerçek olduğuna inanmamızı sağlar?

Bu yazıda, karakterizasyonun ne olduğunu, neden önemli olduğunu ve onu hikâyelerinizde nasıl uygulayabileceğinizi öğreneceksiniz. Ayrıca bazı karakterizasyon örneklerini görecek ve karakterizasyonun hikâyenin diğer unsurlarına kıyasla ne zaman öncelikli olmaması gerektiğini anlayacaksınız.

Karakterizasyon Nedir?

Kısaca karakterizasyon, kurgusal bir karakterin oluşturulması ve geliştirilmesidir.

Bir hikâyede iki tür karakterizasyon görebilirsiniz: Doğrudan karakterizasyon ve dolaylı karakterizasyon.

Doğrudan Karakterizasyon

Doğrudan karakterizasyon, yazarın bir karakteri açık ve net bir şekilde tanımladığı durumdur; yani okuyucuya karakter hakkında kesin bilgiler verir. Bu, fiziksel özellikler, arzular ve ihtiyaçlar, meslek, geçmiş hikâye gibi unsurları kapsayabilir—yeter ki anlatımda doğrudan ve kesin olarak ifade edilsin.

Doğrudan karakterizasyon, okuyucunun bir karakter hakkında kendi çıkarımlarını yapmasına gerek bırakmaz. Örneğin:

“Timmy sessiz bir çocuktu, insanlardan nefret ederdi ama bitkileri ve hayvanları severdi.”
“Molly, güneşten korkmaya başladığı günden beri evinden hiç çıkmamıştı.”

Doğrudan karakterizasyon, dolaylı karakterizasyondan farklıdır.

Dolaylı Karakterizasyon

Dolaylı karakterizasyon, bir karakterin doğrudan anlatılmak yerine, eylemleri, diyalogları veya iç monologları aracılığıyla tanımlandığı yöntemdir.

Örneğin, yukarıdaki Molly örneğini dolaylı karakterizasyon ile şöyle anlatabiliriz:

Molly, odanın içinde süzüldü ve pencerenin dışına baktı. Belki bugün o adımı atardı—Dr. Warren’ın ona, eğer yakında bir şeyleri değiştirmezse hayatının felç olacağını söylediği korkusuyla yüzleşirdi.
Perdeler kapalıyken, Molly titreyerek elini hafifçe perdenin arasından geçirdi. Başparmağını pencerenin mandalına bastırdı, derisini delmeye çalışıyormuş gibi. Dilini ısırdı. Bir zamanlar ona neşe veren bu yerin, artık sadece korku ve endişe getirmesi canını sıkıyordu.

Dolaylı karakterizasyon, okuyucunun bir karakteri keşfetmesine ve onunla bağ kurmasına yardımcı olur. Ancak, bir hikâyede yalnızca dolaylı karakterizasyon kullanılırsa, okuyucu bazı önemli detayları kaçırabilir. Bu yüzden, iyi bir hikâyede her iki yöntem arasında denge kurmak gerekir.

EN YAYGIN KARAKTERİZASYON HATALARI

Yeni başlayan yazarlar genellikle karakterlerine aşırı zaman harcarlar. Onları detaylıca tanımaya çalışır ve sonunda, her küçük detayı hikâyeye eklemek gibi bir hata yaparlar.

Daha güçlü karakterler ve dinamik bir hikâye yazmak istiyorsanız, her karakter hakkında her detayı vermek zorunda değilsiniz. Ancak, onları ilgi çekici ve empati kurulabilir kılacak kadar bilgi vermeniz gerekir.

İşte karakterleri geliştirirken kaçınılması gereken bazı yaygın hatalar:

Arka Plan Hikâyesi

Karakterinizi, doğrudan çocukluktan bugüne kadar olan yaşam öyküsünü özetleyerek tanıtmayın. Beş ila on sayfa süren bir geçmiş anlatımı, karakteri gerçekçi kılmak yerine hikâyeyi yavaşlatır.

Arka plan bilgisi verilebilir, ancak kısa ve öz olmalıdır. Birkaç paragraf yeterlidir.

Aşırı Tanımlama

Ana karakterlerinizi aşırı detaylandırmayın. Okuyucuların, bir karakterin saçının ucundan ayak tırnağına kadar nasıl göründüğünü bilmesine gerek yoktur.

Tanımlamalar güzeldir ama yüzeysel olabilir. Unutmayın, bir insan her zaman kendisini söylediği kişi değildir.

Gereksiz Detaylar

Karakterinizin sevdiği dondurma çeşitleri veya üç kez sinemada izlediği film gibi gereksiz bilgilerle sayfalar doldurmayın. Bu tür ayrıntılar hikâyeyi ilerletmez veya karakter hakkında önemli bir şey söylemez.


Aşırı Karakterizasyon Hikâyeye Zarar Verebilir

Karakterizasyon, yaratıcı yazarlık atölyelerinde ve derslerde sıkça öğretilen bir konudur. Ancak burada belki de bazı yazarlık hocalarını rahatsız edecek bir şey söyleyeceğiz: Fazla karakterizasyon hikâyeyi öldürür.

İyi karakterler, insanların hikâyeleri okumasının nedenidir. Elizabeth Bennet, Holden Caulfield ve Harry Potter gibi karakterlerle bağ kurarız. Peter, Susan, Edmund ve Lucy bizim en iyi arkadaşlarımız olur. Hikâye bittiğinde, onlardan ayrılmak istemeyiz.

Ancak, güçlü karakterler yaratmanın yolu, yalnızca karakterizasyonun kendisine değil, olay örgüsüne dayanır.

Karakterlerinizi Gerçekten Geliştirmek İçin Olay Örgüsüne Odaklanın

Kurgu yazımında, olay örgüsü ana karakterleri ortaya çıkarır.

Ünlü bir hikâye anlatımı yöntemi olan üç perde yapısını düşünelim:

“İlk perde: Baş karakterinizi bir ağaca çıkarın.
İkinci perde: Üzerine taş atın.
Üçüncü perde: Onu aşağı indirin.”

Karakterlerinize taş atmalısınız. Onların hayatlarını zorlaştırmalı, arzularını ve temel ihtiyaçlarını ellerinden almalısınız: yiyecek, barınak, arkadaşlık, anlam arayışı.

Bunlar hikâyenin olay örgüsünü oluşturur, ancak aynı zamanda karakterizasyonu da geliştirir. Çünkü karakterinizin olaylara nasıl tepki verdiği, kim olduğunu belirler.

Ünlü yazar Orson Scott Card’ın dediği gibi:

“İnsanlar, bizim gözümüzde, yaptıklarıyla kimlik kazanır. Bu, en güçlü ve en etkili karakterizasyon biçimidir.”

O hâlde asıl soru şu: Karakterleriniz ne yapıyor?
Nerede büyüdükleri, göz renkleri ya da en sevdikleri yemeğin ne olduğu değil—bir krizle karşılaştıklarında nasıl tepki veriyorlar?

Viktor Frankl’ın dediği gibi:

“İnsan, seçim yapabilen bir varlıktır.”

Biz karakterleri, onların yaptığı ilginç şeylerle hatırlarız. Sadece en sevdikleri yemeğin pizza olduğunu öğrenirsek, unuturuz.


Problemlerle Başlayın

Bir hikâyeye karakterizasyon ile başlamayın.

Onları, Allie Fox’un oğlu Charlie’ye yaptığı gibi, bilinmezliğin karanlığına atın. Onları fırtınanın ortasında bir geminin yelkenlerine çıkmaya zorlayın. Belize’ye gönderin. Onları, istemeden ve akıllarıyla çelişerek bir insana dönüştürün.

Eğer hikâyenize karakterleri tanımlayarak başlarsanız, onlara gereğinden fazla bağlanırsınız. Bu büyük bir tehlikedir. Onları ağlatacak, acı çektirecek şeyleri yapmanız zorlaşır.

Bu yüzden karakterizasyonu düşünmeyi bırakın. Onları nasıl zor durumlara sokacağınızı düşünün. Onları mücadeleye, krize ve zor seçimlere sürükleyin.

Tepkileri ve acıları, kim olduklarını ortaya çıkaracaktır.

 

Joe Bunting ve Abigail Perry’nin makalesinden derlenmiştir.
15 49.0138 8.38624 arrow 0 bullet 0 4000 1 0 horizontal https://atolye.kalemkahveklavye.com 300 4000 1

Bu kapanacak 0 saniye