Yazı yazmanın faydaları , zihinsel, psikolojik ve fiziksel etkilerine dair Uzm. Klinik Psikolog Ezgi Yaz tarafından kaleme alınan üç bölümlük yazı 3k Atölye’de.
I – İnsanlar Neden Yazar? | Ezgi Yaz
İnsanın düşünen bir varlık olması, onu diğer canlılardan ayıran ve üstün kılan bir özelliktir. Nitekim düşünce ve dil, birbiriyle paralel bir gelişim seyri içindedir ki insan, dille düşünür. Aynı zamanda sosyal varlık olan insanların birbirleriyle anlaşma ihtiyacıyla ortaya çıkan dilin en önemli işlevlerinden birisi de düşünceleri ve duyguları anlatma, diğer insanları anlama ve böylelikle de anlaşmayı sağlayarak insanın varlığını dünya üzerinde konumlandırmasını sağlamaktır.
İnsan, dil ile anlatarak ve anlayarak türdeşleri tarafından anlaşılınca benliğini, varlığını anlamlandırır ve dünya üzerinde konumlandırır. Bu yüzden tarih boyunca, kendini ifade etmek için çeşitli yollara başvurmuştur. Örneğin, ilk çağlarda mağara duvarlarına resimler yaparak çeşitli sesler çıkararak duygularını, düşüncelerini ve yaşantılarını anlatmış; anlaşılmak için çabalamıştır. Zamanla gelişen bilişsel sistem ve çeşitlenen gereksinimler neticesinde harflere ve seslere dayanan dil ortaya çıkmıştır.
Dilin konuşma ve yazma boyutuyla anlatma; dinleme ve okuma boyutuyla da anlama gerçekleşmektedir. Gerek resim, gerek ses, gerekse dil ile gerçekleştirilmeye çalışılan: Anlatmak, anlamak, anlaşmak ve anlamlandırmak olmuştur.
İnsanın gelişen bilişsel sistemi ve medenileşmesi ile birlikte yazı ortaya çıkıp gelişmiş, zamanla yazarak anlatmak insanın hem kendisini hem diğerlerini hem de varoluşsal meselelerini anlamlandırma ihtiyacını gidermek için ruhsal sistemin işleyişinde yerini bulmuş ve hatta pek çok insan için yazmak ruhsal bir ihtiyaç haline dönüşmüştür.
Bilinçli veya bilinçdışı bir yönelimle içinden gelenleri doğrudan veya kurmaca niteliğinde bir metin ile yazmak, özü itibariyle anlamlandırma çabası olsa da “İnsanlar neden yazar?” sorusunun cevabında izleri sürülebilecek yazma ihtiyacının altında yatan yüzlerce ve hatta daha fazla sebep vardır…
“İnsanlar Neden Yazar?”
- İçlerini döküp rahatlamak, kendi iç dünyalarında huzuru ve mutluluğu bularak yaşamdan keyif alabilmek için.
- Kendilerini ve başkalarını anlayıp tanımak için.
- Yaratıcılıklarını ortaya çıkartabilmek için.
- Düşüncelerini düzene sokabilmek için.
- Duygularını ve düşüncelerini ifade edebilmek için.
- Yalnızlıklarını giderebilmek, iletişim kurabilmek için.
- Sıkıntılarıyla baş edebilmek ve sorunlarını çözebilmek için.
- Acılarını sağlıklı bir şekilde yaşayıp ve onları kontrol edebilmek için.
- “Söz uçar yazı kalır.” Yaşadıklarını kalıcı hale getirmek için.
- Yeteneklerini geliştirebilmek için.
- Para kazanabilmek için.
- Gözlem yapabilme yeteneğini geliştirmek için.
- Kendi bilinçaltını keşfetmek için.
- Hayallerini somutlaştırmak için.
- Akıl ve gönül birliğini sağlamak için.
- Beyinlerinin gücünü daha da geliştirmek ve onu kullanabilmek için.
- Öğrenmek ve öğretmek için.
- Anlatmak ve anlamak için.
- Topluma ve insanlığa faydalı olabilmek için.
- Kendi sorunlarını çözüp başkalarının sorunlarını çözmeye yardımcı olmak için.
- Yaşadığını hissetmek, bu dünyada ben de varım demek için.
- Anlaşılmak için.
- Meraklarını giderebilmek için.
- Dünyayı güzelleştirebilmek için.
- Gerginlikten kurtulabilmek için.
- Fark edilmek ve fark edebilmek için.
- Kişisel ve ruhsal gelişim için.
- Planlı ve programlı olabilmek için.
- Hafızalarını kuvvetlendirmek için.
- Peki ya siz ne için yazıyor, yazmak istiyorsunuz? Bunları sıralayabilir, dilerseniz yorum olarak paylaşabilirsiniz…
II – Yazmanın Faydaları Nelerdir?
Eksikliği duyulan, giderilmediği zaman hoşnutsuzluk ve huzursuzluk yaratan, ruhsal dengeyi sarsmaya başlayıp ruhsal bütünlükte gittikçe bir tehdit potansiyeli oluşturmaya başlayan “ihtiyaç” kavramı, giderildiğinde haz veren, insanı güdüleyen ve davranışlarına yön veren şey olarak tanımlanabilir. Ruhsal bağışıklık sistemini zayıflatır, zorlayıcı yaşantılara dayanma eşiğini düşürür, farklı suretlere bürünen ruhsal bir gerginlik yaratır. Hal böyle olunca da insanın yaşamından aldığı haz azalır ve anlamlandırılamayan bir huzursuzluk yaşamının kontrolünü eline geçirir.
Çoğu insanda pek çok ruhsal ihtiyaç, kendisini yazma güdüsü halinde duyumsatarak giderilmesinin yollarını arar. İnsanın yalnızlığını giderip sosyalleşmek, hem kendisiyle hem diğer insanlarla iletişim kurmak, yabancılaşma ile baş etmek, engellenmişliğini ortadan kaldırmak, rahatlamak, merakını gidermek, kendini gerçekleştirmek, anlamlandırmak, zihnindeki düşünceleri düzenlemek, farkındalık bilincini geliştirmek, iyi hissetmek, yaratıcılığını ifade etmek, travmatik yaşantılarıyla baş etmek, estetik hazzı duyumsamak, sanatsal duyarlılığı deneyimlemek, yarınlara kalmak, kültürünü yeni nesillere aktarmak, cinsellik ve saldırganlık eğilimlerinin yarattığı gerginliği azaltmak, ruh sağlığı koruyarak varlığını idame ettirmek vb. ihtiyaçlarının yazma ihtiyacına dönüşmesinde olduğu gibi.
Pek çok ruhsal ihtiyacımızla bize kendisini duyumsatan yazmak, bizi bilişsel, duygusal, ruhsal, kişisel, sosyal, sezgisel ve sanatsal bağlamlarda geliştirir. Ruhsal bağışıklık gücümüzü kuvvetlendirir. Zorlayıcı ve acı veren yaşantılarla baş etme gücümüze güç katar. Travmatik yaşantılarımızla baş ederek onların üstesinden gelmemizi kolaylaştırır. Aynı zamanda yazmak bize şu faydaları sağlar:
- Rahatlatır, hafifletir.
- İyileştirir.
- Kendimizin en iyi dostu oluruz. Dertlerimizi azaltırız.
- Yazılı ve sözlü anlatım becerilerimiz gelişir.
- Beynimizin sağ ve sol loblarının eş güdüm halinde çalışmasını sağlar.
- Yaratıcılık kapasitemiz gelişir.
- Bize ağır gelen duygu ve düşüncelerimizi keşfeder ve onların olumsuz etkisini ortadan kaldırırız.
- Kendimizi yalnız hissetmeyiz.
- Kendimizi ve insanları daha iyi anlar ve tanırız.
- Kendimizi her geçen gün keşfederiz. Kendimizle baş başayken mutlu ve huzurlu oluruz.
- İçimizde boşluk duygusu hissetmeyiz.
- Öz güvenimiz olur.
- Çok boyutlu düşünürüz.
- Duygularımızı tanırız ve onları kontrol edebiliriz.
- Ruhsal olarak olgunlaşırız.
- Daima kendimizi geliştiririz.
- Bilinçli ve duyarlı kişiler haline geliriz.
- Hafızamız güçlenir.
- Sakinleşiriz.
- Stresle ve acıyla baş etmeyi öğreniriz.
- Üzüntülü zamanlarımızın, hayatımızdaki tüm kontrolü eline almasına engel oluruz.
- Ruh sağlığımızı koruruz.
- Sosyalleşiriz.
- Daha kültürlü, daha zeki ve duyarlı kişiler haline geliriz.
- Plan yapma ve yaptığımız plana sadık kalma becerilerimiz güçlenir. Çünkü irademiz kuvvetlenir.
- Yaşamdan keyif alırız.
- Kendimize ve insanlara faydalı oluruz.
- Beynimizin sınırlarını zorlarız. Onu her geçen gün daha iyi kullanabilmeyi sağlarız.
- Yaşamı fark ederek fark edilerek dolu dolu yaşarız.
- Farkındalık bilincimiz gelişir.
- Hayattan ne istediğimizi biliriz ve bunun için ne yapmamız gerektiğini keşfederiz.
- Derslerimizde daha başarılı oluruz.
- Yaşadıklarımızı kayıt altına alarak kendi destanımızı yazmış oluruz. Onları yarınlarımızla paylaşma imkânı yaratırız.
- Sorun çözme becerilerimiz güçlenir.
- Duygularımız ve düşüncelerimiz tutarlı hale gelir.
- Aklımız ve gönlümüz uyum içinde olur
III – Yazma İhtiyacına ve Yazmanın Terapötik İşlevlerine Dir Göstergelerden Bir Seçki
“Yazmak, en derin duygularımızı ve düşüncelerimizi iç huzuruyla dışa vurma cesareti duyduğumuz bir dost sohbetidir… Her daim yanımızda olan, sırrımızı tutan, yargılamayan, anlayan, rahatlatan ve tüm kalbimizle güvenirliğinden emin olduğumuz türden bir dostluktur yazmak…”
Ezgi Yaz
“Yazmasam deli olacaktım.”
Sait Faik Abasıyanık
“SERGİ
Yazmak başka oluyor
Azalır yalnızlığım
Bu çizgiler de olmasa
Çıldırırdım.”
Behçet Necatigil
“Yaz geçer yine gelir
Yaz geçer iyi gelir sözcükler”
Murathan Mungan
“Çok zor bir çocukluğum oldu. Çok küçük yaşta anne babamı kaybettim. Yazarak iyileştim ben. Ruhumdaki yaraları yazarak iyileştirdim.”
İnci Aral
“İstanbul için,
İmkânsız şey
Şiir yazmak,
Âşıksan eğer;
Ve yazmamak,
Aylardan Nisansa”
Orhan Veli Kanık
“Yazmak, aynı zamanda susmak, söylememek, sesini kesmek demektir, gürültüsüz haykırmaktır.”
Marguerite Duras
“Neden anılarımı ille de yazmak istiyorum? Okurlar için olmadığına göre, anılarımı kâğıda dökmeden, zihnimden geçirmekle yetinemez miydim? Orası öyle ama anılarım kağıt üzerinde daha görkemli duruyor. Böylece, etkisi daha da artacak, kişiliğim üstüne daha doğru bir yargıya varabileceğim; buna bir de üslup güzelliği eklenecek. Ayrıca, içimi dökmekle belki rahatlayacağım. Sırası gelmişken söyleyeyim, eski bir anım var ki, şu sıralar canımı sıkıp duruyor. Geçenlerde birden kafama takıldı, o günden beri de hep kulağımda çınlayan hüzünlü bir müzik parçası gibi, bir türlü aklımdan çıkmıyor. Peki ama ondan kurtulmam da gerekli. Böyle anıların yüzlercesi var bende, zaman zaman bunlardan bir tanesi beni bunaltmaya başlıyor. Yazmakla bunlardan kurtulacağıma inanıyorum nedense. Bir kez denesem ne çıkar?”
Dostoyevski
“Bu satırları görecek olanlar eğer onları yazanın daha önce başka yazılarını da görmüşseler, onları unutmalıdırlar. Bunlarda edebiyat yapmak, sanat göstermek isteyen bir adamın kalemi değil, yalnız türlü emeklerle ortaya çıkarılmış sevgili yavrusunun bir zulme kurban gittiğine yanan, ömrünün son yıllarını gözyaşlarıyla ahla ve inlemeyle sürükleyen kahrolmuş bir babanın ateşlerle dolu yüreği vardır.
…
Bunları niçin yazdım? Sadece bir nedenle: Onu doğduğu günden toprağa gömüldüğü saate kadar yaşatmak, onun hayaliyle, günlerin yılların birbirini izlemesiyle ardından giderek, elden geldiğince kendisiyle birlikte bulunmak için… Vedad’a yakın olanlar da aile halkı da istedikçe bunlara bir göz atarlar ve ağlarlar. Ben ağlaya ağlaya yazdım ama başkalarını ağlatacak düzenlemelerden kaçındım. Kalemimi her türlü etki kaygılardan uzak, özgür bıraktım. Bu, ispat eder ki bu yazılar yayınlamak için yazılmış değildi. Bunlar belki yalnız aile kâğıtları arasında kalsaydı daha iyi olurdu. Ama beni inandırmak isteyenler oldu ki bütün babalar ve analar böyle acıklı olayın çevresinde toplanıp sıkı bağlarla birbirine sokulan aile bireyleri çeşidindendir ve bunun içindir ki onun hikâyesi yalnız sınırlı bir çevrenin değil, herkesin malıdır. Buna kandım onun için eseri yayınlamaya karar verdim. Yalnız dilerim ki onu görecek olanlar, işte bu satırlarda açıklanan amacı ve etkeni unutmasınlar.”
Halit Ziya Uşaklıgil
Uzman Klinik Psikolog, Psikolojik Danışman, Türkçe Öğretmeni ve Yazar olan Ezgi Yaz, İstanbul doğumludur.
2012 yılında İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’nden Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı ile Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı Türkçe Öğretmenliği çift anadal mezunu oldu.
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji ve İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Eğitimi ana bilim dallarından yüksek lisans mezunu olan Ezgi Yaz, İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Eğimi Ana Bilim Dalı’nda doktora öğrenimini sürdürüyor.
Farklı mecralarda farklı türlerde yayımlanan çalışmalarının yanı sıra 2017’de Truva Yayınları’ndan çıkan “Yazıyla Terapi” kitabının yazarı.